Ukrayna nasıl yeniden inşa edilebilir… İkinci Marşal Planı!

Bu haberi sosyal medya hesabınızda paylaşın!

Ukrayna’yı Putin’in sanrısal hastalığı, emperyalist ve saldırgan içgüdüsüne karşı muharebe alanında tek başına bırakmak durumunda kalan Batı, şimdi kendisini bu saldırganın Ukrayna’nın yaşamının her alanında yarattığı tahribatın tamiri için gereken devasa mali, ekonomik ve sosyal bir yardım paketinin nasıl mobilize edilebileceği sorusunun içinde buluyor.

Şevki Acuner*

Tahribatın boyutları, tahayyül sınırlarını zorlamakta; bazı otoriteler trilyon dolar rakamını telaffuz ederken, en muhafazakâr tahminler bile bir kaç yüz milyar dolardan aşağı inmiyor… Alınması adil ve mutlaka gerekli olan ‘savaş tazminatı’ konusunu politikacılar ve uluslararası mahkemelere bırakıp, böylesine büyük bir yardım paketinin bilhassa günümüzün zor ekonomik koşulları çerçevesinde nasıl oluşturulabileceğini; ve bu yardımın hedeflediği yeniden yapılanmanın nasıl gerçekleştirilebileceği hakkında fikir üretmeden önce, bu yeniden yapılanmanın neyi kapsaması ve neden gerekli olduğunun basit bir izahını yapmak isterim.

“Yeniden Yapılanma/Reconstruction”, (YYR), sadece yıkılıp, yakılanın tekrar inşasını değil, Ukrayna’nın sürdürülebilir, güçlü ve hızlı bir kalkınma sürecine girebilmesini kolaylaştıracak gerekli ‘alt ve üst yapı’ kaynaklarının da (uygulamaya yardımcı olacak teknik yardımlar dahil) teminini kapsamalıdır. YYR’nin boyutlarının toplum hayatının hemen her alanına hitap etmesi gereği ise aşikârdır.

Baykar, Bayraktar’ın Rusya’ya hiçbir şekilde satılmayacağını açıkladı.

“Neden Yardım” etmeliyizin cevabı, bunun evrensel değerlerimize sahip çıkmanın bir zorunluluğu olmasının yanı sıra, “Bugün Ukrayna ise yarın kim?” sorusunda yatmaktadır.

Ayrıca, Ukrayna veya herhangi bir ülkeyi bir “Failed State/Başarısız Ülke” konumuna getirerek boyunduruk altına almaya çalışanlara, buna müsaade edilmeyeceğinin kesin bir kararlılıkla gösterilmesi gerekir. Yoksa geçen yüz yıldır oluşturulmaya çalışılan barış, insan hakları, adalet, hürriyet ve egemenliği temel alan dünya düzeni kaçınılmaz bir acı sona mahkum olur.

Bu nedenlerden dolayı, her yönden Putin emperyalizmine karşı güçlü olacak bir Ukrayna, Avrupa ve Batı demokrasilerinin korunabilmesi için zorunludur. Başka bir ifadeyle Batı’nın Ukrayna’nın cesurca, kahramanca gösterdiği direnç aracılığıyla kendi bekasını pekiştirmek fırsatını kaçırması aptallık olur.

Savaşın ilk haftalarından beri değişik ilişkiler ve yollarla Ukrayna ve bazı diğer otoritelere verdiğim mesaj, bu alçak saldırının her gün, her saniye yaşattığı zorluklara rağmen, YYR sürecinin geciktirilmeden, başlatılmasının gerekliliği olmuştur.

Ukrayna YYR planının oluşturulması tabiki son derece zor ve karmaşık bir iş olacaktır. Bu nedenle EBRD, Dünya Bankası/IFC, EIB (Avrupa Yatırım Bankası) vb. gibi, bu konularda önemli deneyim ve uzmanlığa sahip uluslararası finans kuruluşlarına önemli bir rol ve sorumluluk verilmesi gereklidir. USAID, KfW Kalkınma Bankası, Agence Francaise de Development vb. bir dizi ikili kalkınma ajansı da bu yapıda yer almalıdırlar.

Bu çabanın başlangıç adımı, Ukrayna YYR çalışmalarının nasıl dizayn edileceği, önceliklerinin nasıl belirleneceği, hangi yönetişim ve gözetim modeliyle idare edileceği ve nasıl uygulamaya konulacağının mimarisinin ve planının oluşturulması ve potansiyel donör ülke ve bahsettiğim uluslararası kurumlarla paylaşılıp, herkesin hemfikir olacağı son şeklinin verilmesidir. Böyle bir ortak vizyon ve yönetişim mekanizması/yapı üzerinde anlaşma olmadan ne bu boyutta bir paketin oluşturulması, ne de bunun sürdürülebilmesi mümkün olabilir.

Bahsettiğim bu ana yapının altında YYR’nin temel vektörlerindeki (İnsanı, Askeri, Sağlık, Sosyal, Endüstriyel, Ekonomik, Eğitim, Alt Yapı vb) öncelikleri belirleyecek ve uygulama planlarını oluşturup hayata geçirilmesini yönetecek sektörel ihtisas “Alt Kurumları” oluşturulmalıdır.

Unutmayalım ki bu paketin uygulanması en azından bir kaç yıllık bir çaba gerektirecektir, yani YYR’nin sürdürülebilirliği çok önemlidir.

Bu yüzden de YYR’nın Ukrayna’da son zamanlara kadar sıkça karşılaşılan yolsuzluk ağlarının kökünden kurutulup, Batı’nın güveneceği ve kendi halkları karşısında savunabileceği şeffaf, çalmaya çırpmaya yer bırakmayan, yetkili ve hesap verir bir yapı içinde yönlendirilip, gerçekleştirilmesi şarttır. Bu nedenle, gerek ‘üst’ gerekse de ‘alt’ kurumların uluslarası planda yetkili ve kredibilite sahibi yöneticilerle, Ukraynalı yöneticilerin dengeli bir şekilde temsil edildiği yetkin, etkin ve verimli bir yapı olması akıllı ve uygun olur…

Şmigal: Ukrayna bu yıl “vizesiz gümrük sistemine” dahil olacak

Bu şeffaf, projeleri şirketlere gerçek rekabet kurallarına göre ve liyakat bazında verecek, kurallara dayalı ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu kalıcı bir yapı, aynı zamanda Ukrayna’nın sahip olduğu büyük ekonomik potansiyelin orta ve uzun vadede de çok daha etkin bir şekilde ve hızla gerçekleştirilebilmesine zemin hazırlayacaktır….

Yapısal konulardan, uygulama ve Türk şirketleri için nasıl iş imkanları yaratılması konusuna geçerken altını çizmek istediğim ana tema, Türk şirketlerinin bu çerçeve en avantajlı konumda olduklarıdır. 2014 Meydan Devrim’inden bu yana, Türk inşaat ve alt yapı şirketleri Ukrayna’daki projelerin aslan payını almış ve çıkardıkları işlerin hızı ve kalitesiyle büyük takdir kazanmışlardır.

Dünyanın dört bir yanındaki, Ukrayna’nın bu yüz milyarlarca dolarlık ekonomik, finansal ve teknik yardım paketine katkıda bulunacak ülkeler, tabiki kendi şirketlerinin bu paketten mümkün olan en büyük payı almalarını isteyecek, belkide bunu belli bir oranda şart koşacaklardır. Burada Ukrayna için önemli olan özellikle bağış niteliğinde olmayan finansmanlarla gerçekleştirilecek projelerde “Value for Public Money” yani kamu kaynaklarının değerinin alınmasıdır. Bunun gereği de bahsettiğim gibi ‘inşaat/alt yapı’ kontratlarının liyakata dayalı, gerçek rekabetçi bir ortamda verilmesidir. Türk şirketlerinin işte bu çerçevede ve bilhassa Ukrayna’da bilinen kalite ve şöhretlerini koruması gereklidir. Aynı zamanda devletimize de belki Türkiye’den daha ağır politik ağırlık taşıyabilecek ülkelerin (Avrupa Birliği Üyeliği havucu sahibi, ve/veya yüksek teknoloji atak ve savunma sistemlerini büyük ölçüde sunabilecek ülkeler) şirketlerine karşı Türk şirketlerinin haklarının korunması ve bunun gözetimini sağlamak görevi düşmektedir.

Şirketlerimiz daha şimdiden çalışmak istedikleri sektörlerde gerek kendi temasları gerekse de iki ülke arasındaki yakın iş ve gönül birliğinin yarattığı iyi niyet ortamını kullanarak yetkinliklerini, tecrübelerini ve hazırlıklarını Ukraynalı otoritelere bildirmeleri ve yeterliliklerinin dışında kalan alanlarda ise uluslarası lider firmalarla iş birliği imkanlarını şimdiden geliştirmeleri akıllı bir yaklaşım olur.

YYR’nin öncelik belirleme karar sürecinin hem ülke genelinde geniş kapsamlı, yani merkezi otoritenin etkin olacağı, hem de yerel otoritelerin özel tercihlerini yansıtacağını tahmin ediyorum. Bu nedenle, hem bakanlar, hemde büyük ölçüde hasar görmüş şehir ve oblastların belediye başkanları/valileri ile temasların yoğunlaştırılması önemli olacaktır. İki ülke devlet başkanları ve bakanlar seviyesindeki sıkı ve yakın temasların artan bir şekilde iş grupları temasları karakterine dönüştürülmesi zamanı gelmiştir. Ukrayna’nın ikili ilişkilerde son zamanlardaki yaklaşımında bazı ana şehirlerin yeniden yapılandırılması işi için birkaç belirli ülkeyi işaretlemek eğilimine girdiğini gözlemliyorum. Bu bağlamda Kharkiv, ve bir iki Karadeniz bölgesi şehir/oblastı Türk şirketleri için doğal hedef olmalıdır… Ayrıca büyük saldırılara hedef olan Ukrzaliznytsia (Devlet Demir Yolları) ve UkrEnergo (Milli Elektrik İletim Şebekesi) gibi benim de geçen seneye kadar yönetim kurulu başkanlığını yaptığım kamu şirketleri, ve yine Ukrayna için hayati önem taşıyan gaz boru hattı şirketi GTSOU, Naftogaz ve Liman Otoritesi vs, ve bunların bağlı oldukları altyapı/wnerji bakanlıkları seviyesinde temaslar önemli avantajlar sağlayabilir. Tabiki hem şimdi ve bilhassa da savaş sonrası ortamında Rusya ve Belarus’un devre dışı bırakılmasından ortaya çıkan ticaret ve yatırım imkanlarına da konsantre olmamız elzemdir.

Haberlerden anında haberdar olmak için…. https://t.me/ukrhaber Telegram kanalımızı takip ediniz.

IT, Mühendislik, Tarım/Gıda Ürünleri, İlaç ve Elektronik/Savunma sanayilerinde (Bayraktar efsanesinin devamı olarak) iş birlikleri girişimlerine başlamayan şirketler çok yakında treni kaçırma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır.

Bütün bu çalışmalara ve temaslara nereden başlayabiliriz diye soracaklar için şunu söyleyeyim: Bugün Kiev’deki Türkiye Ukrayna İş İnsanları Derneği (TÜİD) ve onun liderliği, Ukrayna iş dünyasında Amerikan Ticaret Odası’ndan bile daha etkin bir konumda olup, bu tür girişimler için bir referans ve yönlendirme odağı rolünü çok büyük bir başarı ile ifa etmektedir. Tabii ki büyükelçiliğimiz ve ticaret müşavirliğimiz de aynı derecede yardımcı ve etkin aktörler arasında yer almaktalar. Gerekirse ben de önemli projeler için temaslarımı devreye sokarak yardımcı olmaya çalışırım.

Bugün Türk şirketlerinin özel ve avantajlı konumu hayranlık olduğu kadar kıskançlık yaratan da bir noktada. Bu konumu korumak ve kullanmak şirketlerimizin ve devletimizin kabiliyet ve imkanları dahilde. Bunu boşa harcamamak lazım…

*Şevki Acuner, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın 2013-2018 yılları arasında Ukrayna ülke direktörlüğünü yapmıştır. Görev süresinde yer bulan Maidan devrimini takiben Ukrayna’nın ekonomik ve yönetişim transformasyonunda önemli rol oynamış ve görev süresinden sonra da ülkenin önde gelen kamu kuruluşlarında Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmıştır.

ukrhaber.com

Kadir Çurku

Ekonomist. Türkiye’de Buz hokeyi, Artistik Buz Pateni Tarihi ve fotoğraf ile ilgilenmekte. Sitenin yönetimi yanında sitede editörlük yapmaktadır. 32 yıldır Kiev'de yaşamaktadır. İletişim: kadir@ukrhaber.com